ENFES NEFES - The Breath Work - Diving Into Yourself
  • Home
  • About Us
  • Moments
  • Contact
  • Home
  • About Us
  • Moments
  • Contact

Yeni Bir Gün — Yeni Bir Canlı Türü

4/25/2018

0 Comments

 
İnsanoğlunu tanımlamanın en basit yolu herhangi bir canlıyı tanımlamak için yapılan gözlemlerden farksızdır. Yaşamayı seçtiği veya yaşamaya zorlandığı yaşamsal çevreyi incelersiniz. Kendi aralarında oluşturdukları iletişimi ve bunu oluşturan itici güçleri algılamaya çalışırsınız. Kişisel veya grupsal aktivitelerindeki davranışlara bakarsınız. Tercihler, ritüeller, hareket tarzı, düşünsel dünyaları vb her şey incelemenin bir parçası olur.

​
İnsanoğlunun DNA’sı incelendiğinde doğa-anada yaşam bulan bir çok canlı ile ortak bir paydayı paylaştığını ve bunun DNA’sının içinde bilimsel olarak görülebildiğini biliyoruz. Bir çok canlı ile DNA düzeneği içerisinde aynı platformda var olsak da bir tanesi açık ara büyük bir benzerlik gösteriyor. Bu canlının adı Şempanze. Hatta uzaya bile yolladık onu, kendimize ne kadar benzeştirdiğimizi buradan da anlayabiliriz. Hemen belirtmek isterimki evrim teorisi ile tanınan Bay Darwin ile aynı yere bakmıyoruz. Yani bu yazının hiç bir yeri ki bazen aksi gibi bir hisle kaplansa da okuyan; İnsan oğlunun atasının bir maymun türü olmadığı konusunda çok netim.


Net olduğum diğer bir konu kültür, ırk ve çevresel faktörlerin yaratttığı değişikelere rağmen insanın oldukça Şempanzeye benzediği gerçeği... Yazının ilerleyen aşamalarında davranışsal özelliklerine bakacak olsak da şimdiden şu rahatlıkla söylenebilir: İnsanı bulmak için şempanzenin olmadığı alanlara bakmamız gerekecek. %98 bu rakam DNA’larımız, yaşantımız içerisinde Şempanzenin yerini gösteriyor. Geriye kalan %2 içerisinde bulmak değil amaç vaad edileni, biraz daha farklı bir yere bakmayı denemeli ve bedensel gerçekliğin dışında, onuda dahil ederek ama içinde bulunduğu tanımsal daireyi sonsuza kadar genişletecek bir sorgulamanın içerisine girmemiz gerekiyor. Bu arada şempanzeler herhangi bir canlı gibi bu muhteşem yaratımın muhteşem bir parçası. Sadece İnsanın kim olmadığına karar vermesi gerekiyor ki, olduğunun derinliğine inebilsin.

Bu aşamada işin bilimsel kısmını bilim adamlarına bırakıp şempanze ve insanın davranış özelliklerine ( buda bir bilim aslında) kısa ama derinlemesine bir dalış yapacağız. Doğal olarak, koruma mekanizmalarını devreye sokacağımız ve yazılanlarla ne kadar da benzeşmediğimizi kendimize ispat yoluna gideceğimiz ve her yaptığımıza geçerli bir sebep bulma zorunluluğuğu hissedeceğimiz için, pek çok kişi burada sunulanlara tepki gösterecektir. İşte tam da bu davranış ve altındaki düşünce sistematiği bizi şempanzelerden ayırmaktadır.

Çünkü şempanze, şempanze olmaktan kaçınmadığı gibi bununla ilgili herhangi bir sorgulama veya şüpheye düşmemektedir. Mutlak varlığının tüm nimetleriyle mutlulukla var olmaya devam eder. Yaşamın mutlak bir parçası olarak ta ki yaşam onu dönüştürüne kadar ki şempanzenin bununlada bir sorunu yoktur. Ancak insanoğlu derecesi ne yoğunlukta olursa olsun her zaman bir şüphe, güvensizlik ve isyan içerisinde yaşamın içerisinde kendi şartlanmaları ile yarattığı sanal hapishanesinde kıvranmaya devam eder. Kendi olmadığı haliyle canla başla hayatta kalmaya devam eden ve bunun için her şeyi yapmaya veya içine kapanıp hiç bir şey yapmamaya kararlı insanoğlunun çözmesi gereken basit bir ikilemdir aslında bu durum... Üzerine giydirilmiş tüm tanım ve şartlanmalardan sıyrılıp kendi öz varlığına şevkat, sabır ve alçakgönüllükle bakabilmek için incelemeye başlamalıdır.

Bazı okurları duyar gibiyim; çoluk, çocuk, iş-güç, gelecek hazırlıkları, imkansızlıklar vb varken hiç bir şeye bakacak vakit yok, bir kaç egzersiz, biraz meditasyon gibi görünen şey, sorgulama yerine anlamadan, deneyimlemeden, kişiselleştirmeden kabul haydi akşam oldu yatalım. Biraz da paramız varsa bir kaç seminer, başkalarına anlatacağımız bilgiler ve boy boy instagram resimleri, haydi buradan da mutluluk gelsin bakalım. Çok geçmeden hiç bir öğrenilen yetmediği için, daha da önemlisi öğretileni de ne öğreten ne de öğrenen anlamadığı için her yalnız kalındığında hissedilen kaos da olmasın diye alınan ilaçlar, terapiler ve bol bol anlamsız arkadaş toplantıları alıyor yeni başlanılanın yerini! Geldik mi yine başladığımız yere, gene olmadı diyemeden yeni yöntemler, bu da olmadı balıklamasına depresyon veya hiddet dolu karmaşık duygular. Bu paragraftada bir önceki gibi şempanze tek bir özelliği ile kendini gösteriyor. Temelde bir şempanze bunları bu şekilde deneyimlemese de hayatta kalma içgüdüsü onu kendi dünyasında kendi sınırları içerisinde insan gibi görünen bu yeni sanal varlığa yakınlaştırıyor. Ya da sanal insan kendi şempanzeliğini kendi sanal sınırları içerisinde böyle yaşıyor. Çok daha fazla tanımların içerisinde kaybolmadan başlayalım şempanzeyi incelemeye.

Şempanze ile ortak genlerimizinden kaynaklanan davranışsal benzerliklerimizden bahsederken gerçekte ne olduğunun farkındalığından yoksun insanoğlunu sanal insan olarak adlandıracığım. Bunun sebebi ise gerçekte sadece beden boyuntunda olan bu benzerliğin farklı bir tür olan insan tarafından benimsenmesi ve insanın beden farkındalığının ötesinde olan sorgulama eksikliğinden dolayı yarattığı ikilemler ve açmazlarla dolu sanal yaşamlarıdır. Varsayım, yargı, dogma vb gibi kavramlardan oluşan kollektif bilinç sınırları içerisinde kişi kim olduğunu her boyutta incelemeden kabul eder ve anlamadan doğanın ve evrenin gerçekliğinde var olmayan sanal bir dünya yaratır, bu durumda bu sanallığın içinde bulunduğunu düşündüğü yaşamda sanaldır.

Daha önce belirttiğim gibi şempanze ile ortak paydamız beden boyutunda hayli yüksek. Beynimizden kalbimize, oradanda midemize kadar (organ boyutunda) kadar sanki tamamen aynıyız. Beynin sağ lopu, sol lopu, organların yeri, hatta hormonlar bile sanki kopyalanmış gibi. Bir şempanze sadece var olmak için yaşar kendi kodu çerçevesinde. Hormonlarının hareketlerine göre saldırır, çiftleşir, sakinleşir, örgütlenir vb. Hatta bir sanal insan tarafından öğretilirse resim bile yapar, matematik sorularını çözebilir ve çevresindeki sanal insanlarla kompleks ilişkiler kurabilir.

Sanal insan, dahil olmayıp sadece gözlemlediğinde ise daha da şaşırtıcı benzerlikler farkedilebilir. Şempanze her zaman bir iktidar kavgasındadır. Eş seçiminden, dahil olduğu klanın şefliğine kadar giden güçlü olma kavgasıdır bu. Sürekli kendini ve gücünü ispat içerisinde yerini sağlamlaştırma yarışında hep birinci sırada olmayı hedefler. Kendisini en güçlü kabul eden diğerleri ile birlikte, daha zayıf olanın ezilmesine, dışlanmasına, tecavüz edilmesine ve sonunda öldürülmesine kadar giden kendi doğaları içerisinde doğal kabul edilen bir yaşam biçimi... Erkek egemen bir toplu yaşam kısaca. Herhangi bir eleştiri veya aşağılama yok bu yazının içerisinde. Buradakileri herhangi bir belgeseli seyrederek de görebilirdiniz aslında. Şempanzeler kötüdür yazısı değil bu, sadece bizim aslında kim olduğumuzun sorgulaması için ne olmadığımızın farkındalığının aralanması çabası.

Sanal insanın topluluk içerisindeki davranış ve tutumlarına bakalım birazda. Görüntüsü, yükselen-yumuşayan-değişen sesi çapraz bakışları (aslında bakmıyormuş gibi) kısacası sürekli ilgiyi çekme çabası şempanzelerin iktidar kavgasının yakından bakılırsa aynısı. Sanal insan tıpkı bir şempanze gibi yanlız olmayı genelde tercih etmez. Var oluşu için ihtiyaç duyduğu çelişkili duygularını hissetmesi için diğerlerine ihtiyaç duyar sürekli. Eğer yalnızlığı seçmişse duyguları ile başka bir düzeyde baş etmek için sürekli kendini meşgul tutar aksi halde sessizliğin dayanılmaz ağırlığı altında ezilmekten korkar. Aktif sanallar, pasif sanallar, ruhani sanallar, agresif sanallar, sürekli meşgul sanallar ve sanal olmadığını ispat içerisindeki sanallar, sıra sıra sanallar sırasındaki sanallar.

Şempanzelerin sadece iktidar kavgası yok yaşamlarında. Ama hayatta kalma dürtüleri her an hiçbir boşluk olmadan yaşamlarının içerisinde. İktidara gelemeyenlerin mazlumluğu olarak görülen bu davranışda sanal insan ile tamamen aynı. Güçlü değilsen her zaman ezileceksin ve yönlendirileceksin. Mazlum, kurban ve zayıfda olsan yaşamda kalmak uğruna herşeye ve herkese boyun eğ, senden daha zayıf görünene sana yapılanların aynısını yaparken ve hiç bir zaman sorgulama olmadan. Bu dürtüsel şempanze yaklaşımı sanal insanda özü hiç bir şekilde değişmeden çevresel faktörlerin görüntü değişikliği hariç aynen yaşam buluyor. Bakın bir zenginin, iyi eğitim almış birisinin, sanal standartlarda daha güzel görünenin, gelir kapılarını tutanların bunlara sahip olamamışlara tutumuna. Aynı şempanzelerdeki gibi değiştirilemez bir sınıf ayrımcılığı.

Hızlı ve sınırsız değişen dünyada ait oldukları bu sanal sınıfları bir şekilde değiştirmiş sanal insanların tutumu ise hayli dikkat çekici ve alarm verici. Çünkü eski hallerini hemen unuturcasına yeni sınıfın sıralarında alttaki sıralara hiç tanımıyormuşçasına acımasız bakışları. Yeni yeni girdikleri sıranın standartlarını, inançlarını ve davranışlarını hiç sorgulamadan çabucacık kabul edişleri. Şempanzeliğin altın tacı kafalarında gururla girdiği sıraların çetin sözcüleri, savaşçıları.

Yaşamlarımızdaki şempanzeyi bulmak çok kolay. Sıkıldığımız her an ki bu yüzden kendimizi meşgul tutuyoruz, yargıladığımız, küçümsediğimiz, dalga geçtiğimiz, sabırsızlandığımız, başkalarından karşılık beklerken istediğimiğizi alamadığımızda hissetiğimiz her duygu ve çoğumuzun normal kabul ettiği nerdeyse yaşamlarımızın çoğu zamanı şempanzeyle dolu.

Sanal insanın şempanzeye bile şapka çıkartacak diğer davranışları bir sonraki yazının konuları. Burada yazamıyorum çünkü sade şempanzenin hayallerinin ötesinde sempanzelik tanımının dışındaki bu alan acı, fakirlik, ulaşılamazlık, kibir ve geçmiş edebiyatı içerisinde.

Basit bir seçim aslında cesaret diye tanımlanan. Sorgulamak, gözlemlemek, kim olduğunu hissetmek bazen çok zor ve içinden çıkılmaz gibi görünsede. Bazen işe yaramayan eskiyi barışla bırakmak gibi görünen cesaret, kendini mevcut durumdan memnuniyetsizlik gibi negatif olarak gösterse de aslında yeniye doğru çocukça bir merak. Bu merakın içten gelen bastırılamaz bir yanardağa dönüşmesinin yarattığı korku ve endişe ise şempanzenin hormonlarının sanal insan tarafından yanlış yorumlanmasının dışında bir şey değil.
Şempanzeliğin her türünü yapmış ama yavaş yavaş buradan insanın sonsuz kapasitesine doğru yol alan ayakları doğa anaya basan, gerçeği, saygıyı, sevgiyi, kutsalı hisseden, deneyimleyen, yaşayan ve kendi açgözlü çıkarları doğrultusunda sahiplenmeyi bırakıp kendi öz varlıklarını paylaşma yolunda yürüyen insanların ışığında yazılıyor bu yazı. Hormonların, arzuların, kollektif ve kişisel travmaların yarattığı koşullanmaların kendi yaşamları üzerindeki kontrolünü sorgulayarak yeniye adım atma iradesi içerisindeki insanların örnek yaşamlarıyla insanın doğuşuna daha da doğrusu varolanın keşfine tanık oluyoruz.

Şempanze ile gerçek insanını ayıran yegane özellik ile mümkün bu keşif. Her şey süregelirken, iyi-kötü vb diye tanımlananların gölgesine rağmen, kulaklarımızda çınlayan, gözümüzü karartan, midemizde karıncalanan ve kramplaşan bilinmezliğin içinde durmak ve bakmak ben kimim diye. İşte bu kabiliyet, özellik, hediye kendimizi bulma yolundaki, insanın ne olduğu sorgusunun derinliğini yaratmaktadır.
​

Bu mükemmel ve sevgi dolu yaratımın bir parçası olan şempanzelere bana bu ilhamı verdikleri için teşekkür ediyorum. Amacım onların yaşamlarını yargılayıp insanın üstünlüğünü göstermenin tam aksine bir şempanze olmadığımı sorgulamanın dayanılmaz hafifliğini, onların dünyasını anlayarak, saygı göstererek ve onları kendi dünyalarında mutlulukla bırakarak mümkün olduğunu onlar sayesinde görebildim. Tekrar teşekkürler şempanze kardeş (kan akrabalığı anlamında değil ancak bütünün bir parçası olmanın verdiği sevgi ile), bana bakan meraklı bakışlarının ardında kendi yolumu yürürken bir süre yol arkadaşlığı ettiğin için. Adios.

Murat Atay
​Nisan 2018
0 Comments

Your comment will be posted after it is approved.


Leave a Reply.

    Categories

    All
    Brochures
    English
    Murat
    Selin
    Testimonials
    Turkish
    Video
    What We Like

    Archives

    August 2018
    May 2018
    April 2018
    March 2018
    February 2018
    August 2017
    June 2017
    January 2017
    December 2016

    RSS Feed