ENFES NEFES - The Breath Work - Diving Into Yourself
  • Home
  • About Us
  • Moments
  • Contact
  • Home
  • About Us
  • Moments
  • Contact

2015 Sonbaharı - Köye Göçün Hikayesi

12/8/2016

1 Comment

 
2015 Sonbahar’ında Köye Göç
​
Ekim 2015’te İstanbul’dan Toroslar’daki Ürünlü eski adıyla Unulla Köyü’ne taşındık. İş-ev arasında servisle yolculuk, manzaralı bir yerde yeme-içme, yalnızca haftasonu belki yapılan orman yürüyüşüyleri, çocuklarla haftasonu aktiviteleri gibi İstanbul'daki çalışan kadın hikayem köye yerleşince tamamen değişti.

Öğrencilik ve çalışma hayatımdan kalan alışkanlıkla her sabah 6:00 civarında uyandım, İstanbul’da geçen 19 yıl boyunca en geç 6:30’da servise biniyordum. Köydeki ilk haftalarımda yine aynı saatte uyanıp işe veya okula yetişmeyecek olmanın verdiği boşluğu yaşadım. Az sonra eşimden, çocuklarımdan, evimden ayrılmayacağımı bilmek, bugünkü yapılacaklar listesini düşünmeden camdan güneşin doğuşunu seyredebilmek NE GÜZELMİŞ... Her sabah baktığım pencereden aynı manzarada ne çok şeye tanık oluyordum. Göçen kuşlarla, kış uykusuna hazırlanan hayvanlarla, rengi değişen ağaçlarla, her gün farklı yönden esen rüzgarlarla doğanın sesi ve rengi değişiyordu. Gördüklerim yaşayan fotoğraf gibiydi, manzaram bir gün puslu, bir gün güneşli, başka bir gün rüzgarlı ve bulut geçişli...
Köyde de zamanla yaşam farklılaşıyordu Eylül’de okullar açıldığı için çocuklu aileler yaşadıkları şehirlere döndüler, sokaklar boşaldı, evlerin ışıkları söndü.
Yeni taşındığımız için köyde bizi ‘Yeni Gelenler’ olarak biliyorlar. Dışarıdan köye temelli göçen ilk aileydik. Ürünlü’de doğmadığımızdan ve akraba bağımız olmadığı için köylüye göre biz köylü değildik ancak bize göre doğal yaşam hasretiyle çoktan köylü olmuştuk. Kışa hazırlanan köylüyle sonbaharda tanıştık ve çok iyi karşılandık, komşularımız bizi her fırsatta evlerine davet ettiler. Birbirine çok benzeyen sorularla karşılaşıyorduk: Kimlerdendik ve aslen nereliydik? Ne vesile olmuştu da yolumuz buraya düşmüştü? Ne iş yapacaktık, nasıl geçinecektik?
Yaşamaya geldik dedik. Yanlızca yaşamak için köye yerleşmiş olmak köylüye göre anlaşılması zaman alacak bir gerekçeydi. Kaloriferli her daim sıcak suyu olan evden, istediğinde eğlenmeye, kafa dağıtmaya imkan bulduğun, kimseye hesap vermediğin şehir hayatından çıkıp buralara gelmek tuhaftı... Sosyal alanı köy kahvesi olan, kısmen açık bakkalı olan bir yere, her hamlenin kolayca izlendiği ve bireyselliğin-farklılıkların törpülenerek biralarda yaşamaya alışık bir kültüre, içinde sıva olmayan geleneksel mimarideki bir ‘düğmeli ev’e neden taşınmış olabilirdik?
Her soruya verdiğimiz yanıt aynı oldu, köyde yaşama niyetimizi büyük bir keyifle anlattık ve zaman içinde anlaşılabileceğimizi öğrendik. Bize göre sanat –zanaat; iletişimin, paylaşmanın, birarada olmanın, birlikte üretmenin tek yoluydu. Köyler bu şekilde yaşamak yeniden üretime geçmek ve paylaşmak üzere en uygun yerdi bize göre... Ne kültürü ne alışkanlıkları ne de insanları değiştirmek gibi bir niyetimiz vardı... Yanlızca güzel olana bakıp ve yapılması gerekenleri keyifle yapıp, olmayanlarla zaman kaybetmeyip yaşamaya devam ettiğimiz sürece hayatı yaşayabileceğimizi ve bunun etrafında ürettiklerimize paylaşabileceğimizi dillendirdik. Dedikodu, haset, öfke gibi toksinlerden arınmak veya daha oluşmadan farketme pratiği için doğa ve kişisel farkındalığın en büyük rehberimiz olduğunu anlattık. Yapabiliyorsanız ne mutlu size dediler. Zaman geçtikçe tanışacağımızı, süren sohbetlerimizle, köydeki ortak konularımızdaki yaklaşımımızla birbirimizi tanımaya ve karşılıklı olarak birbirimize gösterdiğimiz anlayışın sınırımızı görmeye başlayacaktık ki bu da bizleri esnemeye ve ortak bir kabul noktasına götürecekti...
Çok şanlı olduğumuzu düşünüyorum çünkü Ankara, ODTÜ, Antalya ve Mimar Sinan Üniversitelerinin 2010 yılında köylüyle birlikte gerçekleştirdiği ‘Kültür Köyü’ projesi ile köyümüz Türkiye’nin ilk kültür köyü olma yolundaydı. Bu sayede köyde kısmen oluşan kültür köyü bilinci bizim yaşam anlayışımızı ve köyde yapmak istediklerimizi tamamen destekliyordu. Bu nedenle köyde nasıl yaşayacaksınız gibi sorulara yanıt olarak: ahşap, taş, cam, elişi vb atölyeler açıp bilgi ve deneyim paylaşan, uluslararası sanat ve gençlik festivalleri düzenleyen, doğal köy hayatında üreterek birlikte kazanan Türkiye’de örnek gösterilen bir köyde yaşamak istediğimizi anlattık. Fikir güzeldi ve köyde insanlarla ortak bir hayali konuşmak harikaydı, ‘keşke olsa’ dediler☺. Bu bize umut oldu, güç verdi...
Sonbaharda evimizi onarmak üzere usta ararken yeni düzenimizi kısmen kurmuştuk, bu arada evi temizlememiz iki ay sürdü. Gündüz ev işlerine, akşam danışmanlık ve köy projelerimize zaman ayırarak günde ortalama oniki saat çalıştık. Bu sırada hem köyümüzden hem de Ormana Köy’ünden arkadaşlarımız oldu, birbirimizi ziyaret etmek, yardımlaşmak birlikte hayatı paylaşmanın yolunu açtı.
Şehirdeki programlı yaşantım burada tamamen özgürleşti ve beni müthiş rahatlattı. Eş dost arkadaşlarla telaşlı yaptığım konuşmalar burada sakinleşti, keyifli sohbetlere dönüştü. Konuşmaktan çok dinlemeyi tercih eder oldum. Trafik, çevre gürültüsü yerine doğanın sesini, kokusunu hissetmeye başladım. Halen karşı mahalledeki eşşeğin bağırışı, kadınların birbirlerine ‘huuu’ diye seslenişi ilk duyduğum gün kadar hoşuma gidiyor. Hayatımın yeniden şekillendiğini hissediyorum, köydeki yaşantımızda geçmişle kıyaslayabileceğim birşey olmadığı için bugüne kadar taşıdığım deneyimlerimi, anılarımı kıymetli süslü bir sandık olarak evin güzel bir köşesine kaldırdım. Hayatın temel basit prensipler üzerine oturduğunu keşfetmeye başladım: Üşüyorsan ısınmak için odun kes sobayı yak, karnını doyurmak için yemek pişir bunun için gıdanı bahçenden temin et, evinde sağlıklı yaşamak için sürekli tamirat ve bakım yap☺
2015 Sonbahar günlerim, ilkokul sınıf ağacına ismi ve fotoğrafı yeni eklenmiş, elmasının kızarmasını hasretle bekleyen ve bunun için çok çalışan bir öğrenci tadında geçti.
1 Comment
Sema oral
12/11/2016 04:49:59 pm

Merhaba yüreğinize sağlık işte yaşam bu kadar basit sevgiler

Reply

Your comment will be posted after it is approved.


Leave a Reply.

    Categories

    All
    Brochures
    English
    Murat
    Selin
    Testimonials
    Turkish
    Video
    What We Like

    Archives

    August 2018
    May 2018
    April 2018
    March 2018
    February 2018
    August 2017
    June 2017
    January 2017
    December 2016

    RSS Feed